TANIDIK MEDENIYET
Komşumuz olan Gürcistan’ı,
doğusundan batısına iki defa gezme imkanı buldum şimdiye kadar. Farklı kültürde
bir ülke olmasına rağman bendeki izlenimleri derin oldu bu diyarın.
Ülkenin doğusundaki sınır
kapılarında biri Kırmızı Köprü (Krasnıy Most) sınır kapısıdır. Azerbaycan
sınırını geçince karşımıza çıkar bu Kırmızı Köprü. Eğer hususi aracınız yoksa,
bu köprüden geçerek Gürcistana girersiniz. Ve ardından sıcak bir tebessüm ile
karşılaşırsınız.
Ülke sınırlarına girdikten sonra
yerleşim yeri olarak ilk Rustavi şehri
çıkıyor karşımıza. Güzel bir kahvaltıdan
sonra şehri gezerken en çok dikkat çeken yerlerden biri araba pazarı oldu. Burada
araba fiyatları çok uygun. Özellikle Almanya’dan gelen araçlar fiyatlarını
duysanız, buraya akın edebilirsiniz. Ama ülke dışına çıkarken ödediğiniz
vergiler sizi duraklatabilir.
Yola devam edince başken Tiflis’e iyice yaklaşmış oluyorsunuz.
Yollar genellikle tek şeritli ama temiz. Bazı tepelerde haç işaretleri ve
altındaki düzlüklerde küçükbaş hayvan sürüleri ile karşılaşmak çok olağan bir
durum.
Tiflis bir anda çıkıyor karşınıza. Kendilerine has Gürcü alfabesi
ile donatılmış yazılar, temiz ve düzenli yollar, caddeler, trafik sorunu
olmayan bir şehir, gözlemlerimize takılan ilk durumlar. En önemlisi ile
internetin şehirde bedava olması. Gürcü
telefon hattımız yoktu. Dolayısı ile internetimiz de yoktu. Ama wi-fi
butonumuzu açık tuttuğumuzdan anladık ki şehrin her yerinde internet var ve
bedava. Bunu daha sonra sorduğumuzda, Gürcistan
Devletinin bir polikası olduğu hakkında bilgiler aldık. Gürcistan
Devleti, Kafkas Bölgesi’nde
teknoloji alanından en güçlü devlet olma yolunda ilerliyor ve bu konuyla bağlı
olarak ciddi adımlar atıyor. Tiflis’te tarihi birçok figür
görebilirsiniz. Şehri teleferik ile de gezebilirsiniz. En meşhur yerlerden biri
de lunaparkın ve sosyal alanların olduğu Şeyh
Senan Tepesi’dir. İstanbul’daki Çamlıca tepesine benzer bir konuma sahip
olan tepeye çıkınca tüm şehir ayaklarınızın aldtında oluyor.
Yolumuza devam edince Kutaysi ve limanıyla meşhur olan Poti yolunda ilerliyoruz. Ama biz buralara değil de Sarpi (Sarp) sınırına doğru gidiyoruz. Tiflis, Batum, Rustavı, Kutaysi, Poti
gibi şehirlerin dışında, genellikle küçük yerleşim yerleri mevcut. Yollarda
birçok domuz görmek mümkün. Serbest bir şekilde dolaşıyorlar. Bununla birlikte,
yine yollarda hep birşeyler satan yaşlı insanlara rastlıyorsunuz. Üstü kabarık,
parlak bir görünümde hamur işleri, çeşit çeşit meyveler ve müneral bakımından
dünyada oldukça meşhur Borjomi doğal suları bunlardan aklımızda kalanlar.
Türkiye sınırına yaklaştıkça, ev tipleri ve küçük mahallelerin,
bizim köylerimize çok benzediğini görmekteyiz. 1. Dünya Savaşı zamanlarında Kafkasya’dan çok göç aldığımız için,
buralardaki yerleşim tipleri, bizim şehirlerimize de taşınmış durumda. Bu
sebeple büyük benzerlik var. Sınır kapısına geldiğimizde biraz kalabalıktı ama
memurlar Türkçe sıcak birkaç
cümleyle bizi uğurladı.